![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxehkytJiNQh2zt7n8e-3QDwWZUsAfpO-SXObi_efzqBMP4S-EUhhJHYjp-Wyc8tp4zd6AX0QO77y6LumNy_jTWrAq0s9QuUxgzYUiKjRfJRZPJBfLb5bAE9j13ZSlaAbgbrmPyEvHVaE/s320/ADRASAN-17.06.09-N-020.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicsvJJGJpq6hhRHl4wmTCXvuk_Dc_v1ndFhmwecDtgCvoz64TdwyOVBSqsehePDDexh5CSQNJ4PHxs7TLTn2-6mQnIdwaKPB9xC8beKAo415RIhkyZQig-jZqapdNgiW4eAyhBFkTwkJA/s320/ADR.-16.07.09-P-079.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwB8hGwJQ13ozry1iDPqjZt1vtTwXr8-w7T52oqlblpOkGfOzbx3NbqW3oamCCNb1x-C_8fVsuTjoFGHO62TVWFaznVbB5R7hJpID1Epox76thZzz8hecTLgx-RHPTzJZpqB0eGXHGNU0/s320/Untitled_Panorama5.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgziR4SBHOfe091WhqhfU0pIpkuBgmZ3SLh6GqlAY7q337LPsaYP9OJF2X0VIvEvsZdLFDgKc__iCReIiZMvubJA0THCSneX2ADlRh7uBdNjeugKc0eqM4Vr8JFxYZve2F6di6THQOGkCk/s320/ADR.-24.07.09-P-003.jpg)
Doğal hayat görüntülerim, araştırmalarım, yorumlar ve eleştiriler.
Tahtalı Dağı Antalya Körfezi'nin kuzey-güney paralelinde uzanan ve aynı adla anılan "Tahtalıdağlar" Silsilesinin en büyük üyesi. Deniz düzeyinden birdenbire yükselerek 2365 metreye ulaştığı için hemen her yönden görkemli biçimde seyrediliyor. Yörede denize bu kadar yakın olup 2300 metreyi geçen başka dağ yok.
Avrupa’nın en uzun teleferiği olan Tahtalı Teleferiği, Akdeniz ve
1700 metreye kadar olan alan çam ormanları ile kaplı. 1700 metreden sonrası kayalık alan.
Zirvede, kayaların arasında küçük öbekler halinde rastladığım yaban çiçeklerinin fotoğraflarını aşağıdaki web adresinden izleyebilirsiniz.
http://outdoors.webshots.com/slideshow/573990267vYzpSt
Caretta caretta deniz kaplumbağalarının yumurtlamalarını iki yıldan beri izliyorum. Her yıl Meksika körfezinden Akdeniz sahillerine okyanusu aşarak yumurtlamak için geliyorlar. Haziran ayının ortalarında gece yarısı karanlıkta kumsala çıkmakta 10 - 15 metre kadar ilerledikten ve kazdıkları çukura yumurtalarını bırakıp üzerini kapattıktan sonra tekrar denize dönmekteler. İki ay sonra yine karanlıkta kumsalda yumurtadan çıkan yavrular denizin ışıltıltısına doğru hareket ederek suya ulaşmaktalar.
Nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olduklarından uluslararası koruma altına alınmışlardır. Yumurtlama döneminden ve yumurtadan çıkma zamanına kadar kumsalda aydınlatma olmamasının sağlanması, yumurtlanan çukurların belirlenerek demir kafes içinde korunması ve üzerine yumurtadan çıkma tarihlerinin etiketlenmesi gerekmektedir. Bu işlemler gönüllü kuruluşlar ve araştırmacı üniversiteler tarafından yapılmaktadır. Benim inceleme yaptığım bölgede koruma ile ilgili bir çalışmaya rastlamadım. Yumurtaların bırakıldığı plaj sabah tırmıklanmakta veya traktörle düzeltilerek şezlonglar kurulmakta idi. Sabahın erken saatlerinde de köpeklerin ve iri yengeçlerin yuvaları açtıklarına da şahit oldum. Orman ve Çevre Bakanlığı'nın koruma görevlerini organize etmesi gerekirken bu konuda çalışma yapan hiç bir görevli göremedim. Şahsi çabalarımla bir şeyler yapmak istediğimde ise bir çok bürokratik engelle karşılaştım.
Caretta caretta fotoğrafını, 20 Haziran 2009 gece yarısı, yumurtladıktan sonra denize dönüş esnasında çektim. Fotoğraf Caretta caretta'nın büyüklüğü hakkında bir fikir vermemekte. Çok iri cüsseli bu kaplumbağa iki kişi tarafından ancak kaldırılabilecek irilikte idi.
Aşağıdaki bilgi de Vikipedi Ansiklopedisindan alınmıştır.
Sini kaplumbağası (Caretta caretta), denizlerde yaşar. Yumurtlamak haricinde karaya hiç çıkmaz. Sırt tarafı kırmızımsı kahverengi alt tarafı ise beyazımsı açık sarı renklidir. Bacakları yüzmeye yarayacak biçimde kürek biçimi almıştır ve dış kenarlarında en fazla 2 tırnak bulunur. Oksijeni havadan almasına rağmen uzun süre su altında kalabilir. Yumurtalarını gece kumsallarda açtıkları çukurlara gömerler. Bir defasında 100 yumurta bırakabilir (162'ye kadar tespit edilmiştir). Yavrular 2 aylık kuluçka döneminden sonra gece vakti yumurtadan çıkarak denize giderler.
Akdeniz sahillerine yayılmıştır. En önemli yumurtlama bölgeleri Belek, Anamur, Köyceğiz, Dalyan sahilleridir. Belek kıyıları, Caretta caretta'ların Akdeniz'deki ikinci (Yunanistan'ın Zakintos adasının ardından) ve Türkiye'nin en büyük yumurtlama alanıdır. 2006 yılı içinde Belek'te ise 1000 civarında, Anamur'da 2007 yılında 1040 adet yuva tespit edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Kabuk boyları 1 metre kadar büyüyebilir. Balıklar, kabuklular ve su canlıları (özellikle deniz anaları) ile beslenir.
Yaklaşık 106 milyon yıldır yeryüzünde olduklarını düşünülmektedir. İnsanoğlunun yerleşme ve çoğalma kapasitesi sayesinde bugün sayıları giderek azalmaktadır. Nesli tükenme tehlikesi altında olduğu için koruma altındadır. (Vikipedi ansiklopedisinden)
Bu konuda internet ortamından bazı haberler:
Günümüzde birçok ülke seralarda tozlama görevini bombus adı verilen arılara yaptırıyor. Bombus, özellikle sebzecilikte yüksek verim elde etmek amacıyla hormon kullanan üreticilere bir çıkış, hatta kurtarıcı oldu. Bu üreticiler, yetiştirdikleri sebze ve meyvelere hormon uygulayarak yüksek verim peşinde koşarken, umduklarının aksine iş gücü ile üretim maliyetinde artış ve ürün kalitesinde de bir düşüş olduğunu gözlediler. Ayrıca, kimilerinin bilinçsizce hormon kullanması sonucunda insan sağlığı da olumsuz yönde etkilenmişti. Bu arada 1987 yılında Hollanda, Belçika ve Fransa’da, daha sonraki yıllar içinde de İsrail, ABD, Japonya, İspanya ve İngiltere seralarında tozlamada bombus kullanılmaktadır.Ülkemizde de sebze seracılığında bombus arıları kullanılıyor.
Bombus sayesinde hem daha kaliteli ürün elde ediliyor hem de daha az iş gücü gerekiyor.
Bu arılar, İngilizler’in deyimiyle, para istemeyen, haftanın 7 günü deliler gibi çalışan, sorun çıkartmayan, üstüne üstlük sigorta, vergi gibi sorunları da olmayan, gönüllü işçilerdir.
Bombus, güçlü görünümlü, renkli tüyleri ile tanınan, türdeşlerine göre oldukça iri ve genelde toprak altında yaşayan, bildiğimiz yaban arısının ta kendisidir. Onu, arılar alemindeki diğer arılarla kıyaslayan insanlar "etkin tozlayıcı" diye bir de lakap taktılar. Bunun nedeni, bombusun büyük vücutlu olması ve tüylerine takılan çiçek tozlarını çiçekten çiçeğe taşıyarak tozlamaya yardım etmesi. Bu yumuşak huylu, kin ve nefret duygularından arınmış, kendisini rahatsız edenlere karşı bile en etkin silahı, iğnesini (iğnesini kullanmasının kendi ölümüne yol açacağını bilircesine) kullanma gereği duymayan bombuslar, bütün gün bir çiçekten diğerine durmaksızın dolaşarak, çiçek tozu ve balözü toplarlar.
Uzun dilli (ağız parçaları) türleri ısırma ve yalama gibi etkinlikleri çok iyi becerdiğinden, bombuslar, çoğu böceğin başarmakta zorlandığı bir iş olan, çiçek borusu uzun çiçeklerden de çiçek tozu ve balözü alabilme ayrıcalığına sahiptir. Hatta bazı türler, balözüne ulaşabilmek için önce çiçeğin dış kısmını ısırır ve açtığı delikten ağız parçalarını içeri sokarak kolayca beslenirler.
Bombus arıları koloniler halinde yaşarlar. Sabah erken saatlerden akşam saatlerine kadar çiçekleri dolaşarak çalışırlar. Ömürleri bahar'dan kış başlangıcına kadardır. Kış gelince kolonideki kraliçe arı dışındaki bütün arılar ölürler. Kraliçe arı kış boyunca toprak altındaki yuvasında kış uykusuna yatar. Havaların ısınması ile dışarı çıkıp polen toplar, yuvasını onarır, yumurtlar ve onları büyüterek koloninin faal hale gelmesini sağlar.
Bombus arıları ülkemizin her bölgesinde görülür. Avrupa'da sera tozlaşmasındaki rölünün keşfedilmesinden sonra tabii ortamdan bombusların toplanması yasaklanmış ve koruma altına alınmıştır. Avrupada koruma altına alındıktan sonra Türkiye'den bombus arıları toplanmaya ve yurt dışına yollanmaya başlanmıştır. Daha sonraları bombusların yurt dışına gönderilmesi yasaklanmıştır.
Ülkemizde seralarımızda bombusların kullanımı yaygınlaşmaktadır.
Laboratuvar ortamında üretilip paket olarak pazarlanan ticari tip bombus arıları sadece bir ay yaşayabilmektedirler. Çoğunluğu Hollanda menşeilidir.